77: Cahiliyyede Kıyılan Nikah
Hamd âlemlerin rabbi olan Allah’a, salât ve selam efendimiz Rasûlullah’a, ehli beytine, ashabına ve yolunu takip eden mü’minlere olsun.
İslam’dan evvel evlenmiş olanlar İslam’a girdikten sonra nikâhlarını yenilemeleri gerekmez, bilakis müslüman olmadan evvel akdedilmiş olan nikâh devam eder. Çünkü Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) küfürden İslam’a girmiş veya irtidat ettikten sonra tekrar İslam’a girmiş olanlara nikâhlarını tecdit etmelerini emretmemiştir.
İbnu Kudame el-Makdisi (rahimehullah) şöyle der: “Kâfirlerin nikâhı Müslüman olduktan sonra sahihtir. Nikâh akdinin nasıl ve hangi surette yapıldığına bakılmaz. Veli, şahitler ve icap ve kabul siygası gibi Müslümanların nikâhında aranan şartlar burada aranmaz. Müslümanların arasında bu hususta ihtilaf yoktur. İbni Abdu’l-Berr şöyle der: Nikâha mani olan nesep veya sütkardeşlik bağı olması müstesna karı kocanın beraber müslüman olduklarında nikâhlarının devam ettiği hususun da ulema icma etmiştir. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in zamanında çok kişi İslam’a girmiştir ve kadınları da İslam’a girmiştir ama Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) nikâhları hakkında onlara bir şey sormamıştır, bilakis nikâhlarını kabul etmiştir. Bu tevatür ve zaruret ile malum olan bir şeydir ve bu manada yakinen sabittir.”
Sonra, “Nikâh akdinde şahitlerde İslam şartı var mıdır? Şahitler Müslüman değilse nikâh sahih midir?” sorusuyla İslam öncesi nikâh akdini kast ediyorsan. Hayır! Müslümanlar için aranan hiçbir şart cahiliyede kıyılan nikâhta aranmaz. Ama müslümanın nikâhını kast ediyorsan, şahitlerin Müslüman olması icma ile şarttır. Çünkü nikâh şahitliği bir manada velayettir. Ve Allah (subhanehu ve teâlâ) şöyle buyuruyor:
وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً
“Allah mü’minlerin üzerine kâfirlere asla yol vermeyecektir.” (en-Nisa, 141)
Ama nikâhın sahih olması için iki şahit şart mıdır? Bunda ulema ihtilaf etmiştir. Cumhur ulemaya göre iki şahidin nikâh akdinde hazır olmaları nikâhın sıhhat şartlarındandır. -Allah-u Â’lem-
Allah’a hamd ve Rasûlü Muhammed’e salât ve selam olsun. Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd etmektir.