526: Gafletin İlacı Nedir?
es-Selamu aleykum ve rahmetullahi ve beraketuhu. Tarık hocam Allah sizi korusun ve size sabır, sebat versin. Hocam gafletin çözümü nedir? Bu tehlikeli şeyden kurtulmanın yolları nelerdir? Bir müslüman kardeşiniz olarak Allah’u Teâlâ'nın size öğrettiği ile bu konuda nasihat vermenizi bizi aydınlatmanızı istiyorum. Allah razı olsun.
Ve aleykumusselamu ve rahmetullahi ve beraketuh. Hamd Allah’a mahsustur.
İmam ibni Mace (rahimehullah)’ın ibni Abbas (radıyallahu anhuma)’dan ihraç ettiği hadiste Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
إِنَّ اللَّهَ وَضَعَ عَنْ أُمَّتِي الْخَطَأَ ، وَالنِّسْيَانَ ، وَمَا اسْتُكْرِهُوا عَلَيْهِ
“Muhakkak ki Allah ümmetimden hatayla, unutarak ve zor kullandıklarından dolayı işlemiş oldukları günahları kaldırmıştır (affetmiştir).”
Muhterem kardeşim, Allah (subhanehu ve teâlâ) hataen veya unutarak işlenilmiş olanları affeder. Ancak gaflet ne hatadır ve ne de nisyandır. Bilakis gaflet, kişinin kendi ihtiyarıyla işlediği veya terk ettiğidir. İmam ibni Kayyım (rahimehullah) şöyle der: “Gaflet, gafil kişinin kendi ihtiyarıyla yapmamasıdır. Nisyan (unutmak) ise ihtiyarsız yapmamasıdır. Bunun için Allah (subhanehu ve teâlâ) “Gafillerden olma” buyurmuştur. Ama “unutanlardan olma” buyurmamıştır. Çünkü unutmak teklif altına girmez ve bunun için nehiyle muhatap değildir.” (Medâricu’s-Sâlikîn 2/434)
Sonra, gafletin ilacını bilmek gafletin sebeplerini bilmekten geçer. Gafletin sebepleri muhakkak çoktur ancak en önemlileri şunlardır:
Bir: Allah (subhanehu ve teâlâ)’yı tanımamak. Onun isim ve sıfatlarını ve dinini yeterince bilmemek. Çünkü kul Rabbini ne kadar tanırsa o kadar celali, kemali ve azameti ona zahir olur. Ve o kadar onu gafletten men edecek haşyeti ve takvası artar.
İki: Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in sünnetine yeterince rağbet etmemek. Çünkü sünnete rağbeti onu her halde salih amele irşad edecek.
Üç: Günahlara dalmak. Şüphesiz kulun günah işlemesi gafletine sebep olur. Çünkü günahlar kalbi köreltir ve kulun hayra karşı rağbeti kalmaz.
Dört: Dünya sevgisi ve dünya malına düşkün olmak. Şüphesiz ki gaflet ancak dünya sevgisinin semeresidir. Allah (subhanehu ve teâlâ) şöyle buyurmuştur:
يَعْلَمُونَ ظَاهِرًا مِنَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ عَنِ الْآخِرَةِ هُمْ غَافِلُونَ
“Ancak dünya hayatından görünen kısmı bilirler. Fakat ahiretten yana gafillerin ta kendileridir onlar.” (er-Rum Sûresi, 7. ayet)
Beş: Gafilleri ve kötü insanları arkadaş edinmek. Arkadaş insanı ya cennete ya cehenneme götürür. İmam Ahmed (rahimehullah)’ın Ebu Hureyre (radıyallahu anhu)’dan ihraç ettiği hadiste Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
الْمَرْءُ عَلَى دِينِ خَلِيلِهِ فَلْيَنْظُرْ أَحَدُكُمْ مَنْ يُخَالِلْ
“Kişi arkadaşının dini üzeredir. Bunun için sizden birisi kimi dost edindiğine iyi baksın!”
Gafletin sebeplerini bildikten sonra ilacını da bilmek zor değildir.
Bir: Allah (azze ve celle)’yi tanımak için onu çokça zikretmek, kelamını tilavet etmek ve isim ve sıfatlarını öğrenmek. Allah (subhanehu ve teâlâ) şöyle buyurmuştur:
وَاذْكُرْ رَبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعًا وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالْآصَالِ وَلَا تَكُنْ مِنَ الْغَافِلِينَ
“Rabbini içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam zikret ve gafillerden olma.” (el-Araf Sûresi, 205. ayet)
İki: Nebevi sünneti öğrenmek ve onunla amel etmek.
Üç: Ölümü ve ahireti çokça hatırlamak. El-Beyhaki (rahimehullah)’ın rivayetine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) كَفَى بِالموْتِ وَاعِظاً “Öğüt veren olarak ölüm yeter” derdi.
Dört: Dünyanın ve dünya malının fani ve Allah (azze ve celle) katında değersiz olduğunu bilmek ve bu hakikati nefsine her daim hatırlatmak.
Beş: İlim ve salihlerin meclislerine iştirak etmek. Allah (azze ve celle)’yi çok anan ve hatırlatan, cennet ve cehennemi hatırlatan, ibadete teşvik eden ve kalbi nurlandıran topluluklarla beraber olmak.
Bununla iktifa ederek Rabbimden cümlemizi gafletten çıkarmasını ve O’nun sevdiklerine ve razı olduklarına karşı çok arzulu ve azimli olan salih kullarından kılmasını niyaz ederim.