289: Oy Vermediği Halde Oy Verdim Demek
Ve aleykumusselam ve rahmetullah. Hamd Allah’a mahsustur.
Muhterem kardeşim takiyye zalimden hem kudreti bakımından ve hem de gerçekleşmesi bakımından mümkün olan bir zararı def etmek için onu kızdırmayacak bir ağızla konuşmaktır.
Eğer senin için böyle bir durum söz konusuysa o zaman takiyye ruhsatını kıllanmana bir mani yoktur.
Ancak benim sorundan anladığım kadar tam tersi söz konusu. Bahsettiğin arkadaşın sana zulüm eden değil bilakis sana iyilikte bulunmuş birisidir. İkincisi sana zarar verecek bir konumda da değildir. Yani aranızda belki eskilere dayanan bir arkadaşlık dışında seni ona muhtaç yapan veya seni zorunlu olarak onun itaati altında sokan bir ilişki yok.
Şu durumda akideni ondan gizlemenin faydası ne olacak?
Eğer dersen ki “üzerimde çok hakkı vardır”. Derim ki, seni yaratanın, sana her daim iyilikte bulunanın ve seni bir lahza dahi yalnız bırakmayan Rabbinin de üzerinde çok hakkı vardır. Sadece Onun hakkı olan hâkimiyet hakkını Ondan alan ve beşere vererek haddini aşanın ve hatta başkalarını da haddini aşmaya teşvik edenin, belki zorlayanın hakkını koruman ama Rabbinin hakkını ihmal etmen büyük bir hüsran olur.
Eğer dersen ki “onun hidayet bulmasına vesile olmak istiyorum. Onu kaybetmemek için böyle söyleyeceğim”. Derim ki, hidayete aldatarak ışık olunmaz. Hak yalan üzerine inşa edilmez.
Pekâlâ, oy kullanmanın şirk olduğunu ve senin oy kullanmadığını ona ne zaman açıklayacaksın? O zaman sana “bana yalan mı söyledin” derse nasıl cevap vereceksin? “Diğer anlattıklarının da böyle yalan olmadığından nasıl emin olabilirim?” derse ne yapacaksın?
Hakkın insanlar üzerinde sadece Allah’ın hükmedebildiği bir etkisi vardır. Belki senin sebatın onun üzerinde çok daha büyük bir etki yapacaktır.
Yapmasa dahi en azından hak uğruna bir arkadaş kaybetmiş olursun.
Hakka muhalif olan sen değil odur. Utanması gereken odur. Sen değil!
Benim sana tavsiyem değerli kardeşim önce Rabbine ve sonra arkadaşına imanının gücünü ve izzetini göstermendir. Allah (celle ve âlâ) şöyle diyor:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَنْ يَرْتَدَّ مِنْكُمْ عَنْ دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللَّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَائِمٍ ذَلِكَ فَضْلُ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler. Müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler. Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir fazlıdır. Onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir.” (el-Maide 54)
Rabbim sana ve cümlemize güç ve sebat versin. Âmin.