Yağmur Sünnetleri
بسم الله الرحمن الرحيم، الحمد لله رب العالمين، والصلاة والسلام على رسولنا محمد وعلى آله وصحبه أجمعين
Yağmur yağarken:
اللَّهُمَّ صَيِّبًا نَافِعًا
“Allah’ım! (Bu yağmuru) çok ve faydalı (zarar vermeyen) bir yağmur (kıl.)”
Dememiz (ve bu duayı tekrarlamamız) sünnetlerden biridir. Rasûlullâh (sallallahu aleyhi ve sellem) yağmuru gördüğü zaman böyle söylerdi. (Buhârî)
Bununla birlikte çokça dua etmek de böyledir. Çünkü rahmetin indiği bu vakitte dua geri çevrilmez. Hadiste şöyle geçer: “İki dua vardır ki geri çevrilmez (icabet edilir) -ya da az geri çevrilir (icabet edilmeye yakındır)-: Ezan okunurken (keza ezandan sonra) ve yağmurun altında (başka bir lafızda: yağmur vaktinde) dua etmek.” (Hâkim. Elbânî hadisin hasen olduğuna hükmetmiştir.)
Yağmurlar çoğalıp bunun sebebiyle insanlar zarar gördüğünde veya zarara uğramaktan endişe edildiğinde, yağmurun hafifletilip zararının geri çevrilmesi ve faydalı yerlere yağdırılması için dua etmek sünnettir. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in dua ettiği gibi dua edilir:
اللَّهُمَّ حَوَالَيْنَا وَلاَ عَلَيْنَا، اللَّهُمَّ عَلَى الآكَامِ وَالظِّرَابِ وَبُطُونِ الأَوْدِيَةِ وَمَنَابِتِ الشَّجَرِ
“Allah’ım! Bize yakın yerlere yağdır, tam üzerimize (Medine’nin kendisinin üzerine) değil. Allah’ım! Küçük dağlara, tepelere, vadilerin içlerine ve ağaçların bittiği yerlere yağdır.” (Buhârî, Muslim)
Yağmur yağarken terkedilmiş sünnetlerden birisi, incik veya baş veya kollar gibi bedenden bir yeri, bereket umarak ve şifa isteyerek semadan inen ilk yağmur suyuna açmaktır. Çünkü yağmur rahmettir, berekettir ve temizleyicidir.
Enes b. Malik (radiyallahu anh)’dan şöyle dediği nakledilmiştir: “Rasûlullâh (sallallahu aleyhi ve sellem) ile birlikte iken bize yağmur isabet etti. Bunun üzerine Rasûlullâh (sallallahu aleyhi ve sellem) yağmurdan bedenine isabet etmesi için elbisesini çekti/kaldırdı. Dedik ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Niçin böyle yaptın?” Şöyle dedi: “Çünkü yağmuru Rabbisinin yaratma zamanı yenidir/yakındır.” (Muslim)
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) bir Cuma günü hutbesinde yağmur isteyip Allah Teâlâ’ya dua ettiği zaman Allah onları sulamıştı. Enes (radiyallahu anh) diyor ki:
“Sonra minberinden inmedi, o kadar ki yağmurun sakalı üzerinde süzülerek aktığını gördüm.” (Buhârî)
Buhârî (rahimehullah) bu hadisi: “Yağmur, sakalı üzerinde süzülerek ininceye kadar yağmurda ıslanan kimse babı” altında zikretmiştir.
Görüldüğü gibi Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) yağmurun üzerine yağmasını ve şerefli bedenini yağmura açmayı kastetmiş, hutbesini sürdürmüş, ta ki çok yağmış, öyle ki sakalı üzerinde süzülerek akmıştır.
Şeyh İbn Bâz (rahimehullah) şöyle demiştir: “Meşru olan, müslümanın yağmur isabet etsin diye mesela sarığını kaldırıp başını veya pazusunu veya kollarını veya incik, ayak, el gibi insanların yanında açılması caiz olan yerlerini açmasıdır.” (Mecmûu Fetâvâ İbn Bâz, 13/64)
Seleften birçok kimseden böyle yaptıkları gelmiştir. Osman, Ali, İbn Abbas (radiyallahu anhum) bunlardandır.
(Bu yazı, Şeyh Muhammed Salih el-Muneccid’in -Allah O’nu esaretten kurtarsın- “41 Fâide fî Ahkâmi’ş-Şitâi ve’l-Meshi ale’l-Huffeyn” isimli risalesinden bir kesittir.)
Ve’l-hamdu lillâhi Rabbi’l-âlemîn.
Mütercim: Ömer Faruk