Mücahide; Mücahid Hanımı
بسم الله الرحمن الرحيم
Kuluna kâfi gelen Allah’a hamdolsun, Muhammed Mustafa’ya salât ve selam olsun.
Bundan sonra;
Ey Mücahide bacım! Ey gariplerden olan bacım! Ey ahiret hayatını dünya hayatına tercih eden kadın! Ey Mücahid hanımı! Allah (azze ve celle)’ye hamd olsun ki sen diğer kadınlardan farklısın. Sende kocan gibi mücahidsin. Sen kahramansın ve Allah (azze ve celle)’nin askerlerinden bir askersin.
Değerli bacım! İdrak etmen gereken bir husus var. Sen bu dünya da yüce bir vazifeyi sırtlanmışsın. Sen, şehvet çukurlarında bocalayan Batı’nın mandasına başkaldırmış bir adamın yol arkadaşısın. Senin bu şerefli yolda yürürken üstlenmen gereken vazifeler ve katlanman gereken sıkıntılar çok büyüktür. Nitekim Allah yolunda cihat eden eşinin de durumu böyledir. İdrak etmelisin ki; Cihat yolu, güller ile süslenmiş bir yol değildir. Bilakis! Bu yolda, maldan ve sevimlilerden ayrılık vardır. Hatta bundan daha ağır olan aileden ve yurttan ayrılık vardır.
Senin sabrın ve metanetin hep yüce olmalıdır. Sakın şehvetlerin ve arzuların sana hâkim olmasına ve senin kalbini yönlendirmesine izin verme! Ey bacım! Şu duayı dilinden düşürme! “Ey kalpleri evirip çeviren Allah’ım! Benim kalbimi itaatin üzerine sabit kıl.”
Değerli bacım! Cihat yolu zorluklar ve nefsin kerih gördüğü şeylerin ortasına inşa edilmiştir. Bununla beraber sen evinde otururken kâfirlerin güçlü silahlarından biri olan medya yayın organları, sürekli senin kocan ve onun arkadaşları hakkında iftiralar atıp onları insanlara kan emici varlıklar olarak lanse edecekler. Sakın ola ki iradeni kâfirler önünde zayıflatma. Yoksa günün birinde onların attığı iftiralara kalbin meyleder. Sen iradene sahip çık ve Allah’ın dostlarına sürekli güven ve onlar hakkında hüsnü zan besle. Ta ki kâfirlerin yalanları ve iftiraları karşısında şüpheye kapılmayasın.
Değerli bacım! Senin kocan ve beraberindeki mücahidler, haçlılar ve ne yazık ki bizim ırkımızdan olan mürtedler tarafından sürekli hedef alınıyorlar. Kocanı ve beraberindeki mücahidleri hedef alan bu İslam düşmanları, Müslümanları Allah yolunda cihattan alıkoyabilmek ve onlar ile sahih menhecin arasına bir perde çekebilmek için yalan ve iftiralara başvuruyorlar. Hakikatte bu sahih menhecin tabilerinin az olmasının en büyük sebeplerinden bir tanesi de budur. Bunun aksine mücahidlerin yayın organları çok sınırlı ve kasırdır. Nitekim kâfirlerin bu büyük silahı böylesine iyi kullanmasının en büyük sebebi, Allah’tan başka kimseden korkmaması gereken Müslümanları, Allah yolunda cihad etmekten korkar hale getirmektir. Ve üzülerek söyleyebiliriz ki kâfirler bunu büyük oranda başardılar ve o şeytani televizyonlarını Müslümanların evlerinin başköşesine yerleştirip zayıf iradeli Müslümanlar türettiler. Rabbim Müslümanların halini ıslah etsin.
Değerli bacım! Mücahidlerin aleyhine teshir edilmiş bu kirli savaştan kendini muhafaza et ve onların şahsiyetlerine leke sürenlerden biriside sen olma! Şunu da bir kenara yaz; “Kâfirler bu savaşı kazanabilmek için bütün vesileleri meşru görüyorlar.”
Asrımızın üzücü olaylarından bir tanesi de, Müslümanların, çok az bir para karşılığında dini konusunda tavizler veren, hakkı ve batılı tüm şeffaflığı ile anlatamayan insanlara yönelerek kâfirlere boyun eğmesidir. Allah’a hamdolsun ki Müslümanlar artık yavaş yavaş gerçekleri görmeye başlıyor.
Ey vakur olan Mücahid hanımı! Cihat hakkında atıp tutanlara iltifat etme. Onlara insaflı olmaları hususunda adalet ve hikmetle nasihat et. Sakın ola ki Cihat meydanlarından gelen haberleri at gözlüğü ile takip etme. Sana nakledilen haberleri araştırıp, haberin sıhhatinden emin olmadan o haberin gerektirdikleri ile zanlara kapılma.
Ey Mücahid hanımı! Bu zorlu yolda seni harekete geçirecek unsurlar sadece hamasi duygular ve intikam isteği olmamalı. Bundan dolayı faydalı ilimlerle iştigal etmen mecburidir. Peygamberlerin ve onlarla beraber çile çekmiş havarilerin halleri hakkında bilgi edin. İslam dininin kalbi olan tevhidin asıllarına ağırlık ver. Muhakkak ki bu senin adına farz olan ilimdir.
Düzenli olarak Kur’an oku. Dinini öğrenme hususunda acele et. Kendini peygamberlerin ve Salihlerin hayatlarını okumaya alıştır. Onların ölüm dâhil bütün meşakkatlere nasıl göğüs gerdiklerini idrak ederek onların hayatlarından kendine dersler çıkar. Unutma! Senin için örnek teşkil edecek en faziletli nesil, sahabe neslidir.
Hiç şüphesiz Mücahidler (Allah onları korusun) asrımızda tevhit sancağını taşıyan insanlardır. Onlar peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’i en iyi örnek alan insanlardır. Onlar ümmeti birleştirecek ve sancağı mehdi (aleyhisselam)’a teslim edecek olanlardır.
Ey müstakbel mücahidlerin annesi! Kocanın bıraktığı emanetleri iyi eğit ve yetiştir. Hayatından değerli tecrübeleri onlara öğret. Onlar sana emanet ve unutmamalısın ki emanetler mesuliyettir. Onlara dini ve dinin tarihini anlat. Ta ki kalplerinde bu dinin sevgisi yer etsin ve gün geldiğinde bu din için savaşabilmeyi göze alsınlar. Bundan daha önemlisi; onları, dini ifsad eden yalandan ve iftiradan muhafaza et. Onları ümmetlerine faydalı kılacak ilmi öğrenmeleri hususunda cesaretlendir.
Değerli bacım! Sen görevini yerine getirirken, sakın ola ki bu din için mücadele edenlerin azlığı seni yavaşlatmasın. Unutma! Hak apaçık ortadadır ve tarih boyunca hakkın tabileri hep az olmuştur. Allah (azze ve celle) şöyle buyuruyor; “Onların çoğu, ancak ortak koşarak Allah'a iman ederler.” Yusuf 106 Hatırla! Allah (azze ve celle)’nin dostu İbrahim (aleyhisselam) tek başına bir ümmetti.
Aziz bacım! Gün gelecek sende kocan gibi bombardımanlara maruz kalacaksın. Sende havan seslerinin kalpleri titrettiği gecelerde uykusuz kalacaksın. Kimi zaman kocanın arkadaşlarının şehit olduğunu veya esir düştüğünü duyacaksın. Böyle durumlarda kocanı yalnız bırakma! Onu cesaretlendir ve onun yol arkadaşı olduğunu ona göster.
Hatice annemizi hatırla. Cibril (aleyhisselam) Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem)’i Hira mağarasında ilk ziyaret ettiğinde, Allah Rasûlü korkudan tir tir titriyordu. Huveylid’in kızı Hatice’nin yanına geldiğinde korku içerisinde “Beni örtün! Beni örtün!” dedi. Hatice annemiz Rasûlullah sakinleşene kadar üstünü örttü. Sakinleştiğinde Hatice annemize şöyle söyledi; “Vallahi kendim için korktum.” Peki o zaman Hatice annemiz ona “Sen delirmişsin” diyip ailesinin evine mi gitti? Hayır! Hatice annemiz Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e yol arkadaşı olduğunu hissettirdi ve onu rahatlatmak için ona şöyle söyledi; “Hayır! Vallahi Allah seni yüz üstü bırakmayacak. Zira sen, sıla-i rahimde bulunursun, doğru konuşursun, işini göremeyenlerin yükünü taşırsın. Fakire kazandırırsın, misafire ikram edersin, Hak yolunda zuhur eden hadiseler karşısında (halka) yardım edersin! ”
Aziz bacım! Senin kocan dünya çapında arananlar listesinin en başında olabilir. Gün gelir Allah (azze ve celle) onu esaretle imtihan edebilir. Böyle durumlarda büyük bir üzüntü ve keder ona isabet edecektir. Özellikle böyle hallerde senin onu daha fazla desteklemen ve onun için kuvvet kaynağı olman gerekir. Onu güçlendir. Ona bir musibet isabet ettiğinde onu teselli et ve ona sabredenlerin mükâfatlarını anlat. Ona Ammar bin Yasir’in de aynı imtihanlar ile sınandığını, Bilal’in sabrettiğini, Selahaddin Eyyubi’nin zaferle mükâfatlandırıldığını anlat. Ona, zaferinde şehadetinde bir mükafat olduğunu anlat.
Değerli Mücahid hanımı, rabbim seni, kocanı ve beraberindeki mücahidleri muhafaza etsin. Onları iki güzel şeyden en hayırlısı ile mükâfatlandırsın. Rabbim size ve bize söylediklerimiz ile amel etmeyi kolaylaştırsın. Allah icabet edendir.
Allah’a hamd ve Rasûlü Muhammed’e salât ve selam olsun. Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd etmektir.
Tercüme: Ebu Mervan El-Halili