37: Aşure Günü, Aşure Pişirmek Bidatmıdır?
Ve aleykumusselam ve rahmetullahi ve beraketuh. Hamd Allah’a mahsustur.
Muhterem kardeşim Muharrem ayının onuncu günü Âşûrâ günüdür. Bu günü oruçlu geçirmek ilkin emredilmişti ve Ramazan orucunun emredilmesinden sonra isteğe bırakılmıştır. İmam el-Buhari (rahimehullah)’ın tahriç ettiği hadiste Aişe (radiyallahu anha) şöyle der:
كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَمَرَ بِصِيَامِ يَوْمِ عَاشُورَاءَ فَلَمَّا فُرِضَ رَمَضَانُ كَانَ مَنْ شَاءَ صَامَ وَمَنْ شَاءَ أَفْطَرَ
“Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Âşûrâ günü oruç tutmayı emrederdi. Ramazan orucu farz kılındıktan sonra isteyen oruç tutardı isteyen tutmazdı.”
Âşûrâ gününde Beni İsrail Firavun’dan kurtulduğu için Yahudiler de bu gün oruç tutuyorlardı. Bunun için Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara muhalefet olması için Muharrem’in onunu (Âşûrâ gününü) dokuzuyla beraber tutmayı tavsiye etmiştir.
İmam Muslim (rahimehullah)’ın ibni Abbas (radıyallahu anhuma)’dan tahriç ettiği hadiste Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
لَئِنْ بَقِيتُ إِلَى قَابِلٍ لأَصُومَنَّ التَّاسِعَ
“Eğer gelecek seneye kadar kalırsam mutlaka dokuzunu da tutacağım.”
Ve el-Beyhaki (rahimehullah) sahih senetle ibni Abbas (radıyallahu anhuma)’nın şöyle dediğini tahriç etmiştir: “Yahudilere muhalefet edin! Dokuzunu ve onunu tutun.”
Âşûrâ gününü Nuh (aleyhissalatu vesselam) ve Musa (aleyhissalatu vesselam) da oruç tutmuşlardır. İmam Ahmed (rahimehullah)’ın ibni Abbas (radıyallahu anhu)’dan tahriç ettiği rivayette Nuh’un gemisi Âşûrâ günü Cudi dağına oturmuştur. Allah (celle ve âlâ)’ya şükretmek için bu günü Nuh (aleyhissalatu vesselam) oruç tutmuştur. Musa (aleyhissalatu vesselam)’da Nuh’un kurtuluşuna ve Beni İsrail’in Firavun’dan kurtuluşuna şükretmek için bu günü oruç tutmuştur.
Lakin Âşûrâ gününü bir bayram günü gibi eğlenerek ve özel yemekler veya tatlılar pişirerek ihya etmek çirkin bir bidattir. Bu bidati Hüseyin (radıyallahu anhu)’nun ölüm gününü kutlamak için Ehli Beyt düşmanları olan Nâsibiler ümmette ihdas etmişlerdir.
Ama maalesef bu çirkin bidat Âşûrâ gününe özel yemekler, kurabiyeler, ziyaretler vs. gibi şeyler yaparak Müslümanlar arasında adetleşmiştir.
İmam ibni Teymiyye (rahimehullah) şöye der: “(Şia’nın Âşûrâ gününde yaptığı çirkinliklere) Hüseyin ve Ehli Beyt düşmanı olan Nâsibiler ve fesada fesatla, yalana yalanla, şerre şerle ve bidate bidatle cevap verenler karşı çıktılar ve Âşûrâ gününde sürme çekmek, süslenmek, aileye bolca infak etmek ve sıra dışı yemekler pişirmek gibi bayram günlerinde yapılan sevinç ve mutluluk gösterilerini haber veren eserler uydurdular. Böylece bunlar (Nâsibiler) Âşûrâ gününü sevinç ve bayram günü yaptılar ve diğerleri (Şia) matem ve hüzün günü yaptılar. İki taife de yanlıştır, Sünnet’ten çıkmıştır.” (Mecmuu’l-Fetava 25/310)
Velhasıl Âşûrâ gününde meşru olan dokuzuyla beraber oruç tutmaktır. Bunun dışında bu günün diğer günlerden hiçbir farkı yoktur. Ne matem günüdür ve ne de eğlence günüdür. Bu güne mahsus olmak üzere Âşûrâ veya başka bir şey pişirmek ve dağıtmak asılda bu günü bir sevinç günü yapma çabalarına sahip olan Ehli Beyt düşmanların uydurdukları bir bidattir.
Binaen aleyh Müslümanlar bu bidate ve bütün bidatlere iştirak etmeleri elbette caiz değildir. Allah-u Âlem.