67: Bıyık Bırakmanın Hükmü
Aleykum selam ve rahmetullahi ve berekatuhû. Hamd âlemlerin rabbi olan Allah’a, salât ve selam efendimiz Rasûlullah’a, ehli beytine, ashabına ve yolunu takip eden mü’minlere olsun.
Dinimizde bıyık bırakıp sakal kesmek yoktur. İbni Hazım (rahimehullah) bıyıkların kısaltılması ve sakalların uzatılmasının gerekliliği konusunda âlimler arasında icmanın yani görüş birliğinin olduğunu söylemektedir.
Sakal erkeklerin süsüdür. Bırakmakla hem kadınlara hem de kâfirlere benzemekten uzaklaşmış olmaktayız. Sakalı kesmek haramdır. Sakalı bırakmak bütün peygamberlerin sünnetidir. Ne peygamberimiz nede ashabı kiramı bıyıkları uzatmamış ve sakallarını kısaltmamışlardır.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sakalla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Müşriklere muhalefet ediniz! Bıyıklarınızı kesiniz, sakallarınızı bırakınız.” (Buhari ve Müslim)
Başka bir hadiste “Bıyıklarınızı kesiniz! Sakallarınızı bırakınız ve Mecusilere muhalefet ediniz.” (Müslim)
Bıyıkların kesilmesi yani kısaltılması konusunda Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in emri vardır, şöyle buyurmaktadır: “Bıyıklarından almayan (kısaltmayan) bizden değildir.” (Tirmizi)
Bu hadisten yola çıkarak bazı âlimler, bıyık kısaltmamanın büyük günahlardan olduğunu savunmuşlardır. Çünkü hadiste “Bizden değildir” buyurmaktadır. İbni hazım (rahimehullah) onlardan biridir. Bıyığı kesmek fıtrattandır. Kırk günden fazla uzatmamak gerekir.
Bıyıkların kesilmesi veya kısaltılması konusunda âlimler arasında ihtilaf vardır. Hanefi mezhebinin eski âlimleri ve Hanbeli mezhebi, bıyıkların tam kesilmelerini (Jilet vurulması)’nı doğru görmüşlerdir.
Ama Maliki ve Şafii mezhebi ve zahiren kuvvetli olan görüşte budur; Bıyıkların dudak görünecek şekilde kısaltılmasını doğru görmüşlerdir. Hatta İmam Malik, tam kesilmesine şiddetle karşı çıkmış, kesenin cezalandırılması gerektiğini savunmuştur.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir adamın bıyıklarının uzun olduğunu görünce bıyıklarının altına misvak koymuş, dudaktan uzun olan bölümünü kesmiş, ümmete pratik bir malumat vermiştir.
Davamızın sonu Allah-u Teâlâ’ya hamd etmektir. Allah’a hamd ve Rasûlü Muhammed’e salât ve selam olsun. Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.