182: Kadın Hayızlıyken Talak Vaki Olurmu?
Muhterem kardeşim aşırı sinir halinde verilen talak vaki olmaz. İmam Ahmed, İmam Ebu Davud ve başkaların Aişe (radıyallahu anha)’dan tahriç ettikleri hadiste Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
لاَ طَلاَقَ وَلاَ عَتَاقَ فِى إغْلاَقٍ
“Öfke halinde ne talak ve ne de köle azad etmek olmaz.”
Hadiste geçen إغْلاَق (iğlak) kelimesini ulema aklı kapatan, örten öfke olarak izah etmişlerdir. Öyle ki öfkesi kastını örtmüştür ve sarhoş veya mecnun gibi ne yaptığının farkında değildir. Erkeğin bu aşırı öfke halinde verdiği talak vaki olmaz. Lakin şuurunu örtmemiş kızgınlık hali veya sinirlenmesi talakın geçerli olmasına mani değildir. Bilakis erkek zaten eşine bir şeyden ötürü kızdığı için talak verir.
Kadın hayızlıyken verilen talaka gelince, erkeğin eşine hayızlıyken talak vermesi Kuran, Sünnet ve ulemanın icmasıyla haramdır. Bu sünnete muhalif bidat bir talaktır. Allah (subhanehu ve teâlâ) şöyle buyuruyor:
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَأَحْصُوا الْعِدَّةَ
“Ey nebi! Kadınları boşayacağınızda, onları iddetlerini gözeterek boşayın ve iddeti de sayın” (et-Talak, 1)
İbni Abbas (radıyallahu anhuma) şöyle demiştir: “ (Onları iddetlerini gözeterek boşayın), yani onları hayızlıyken veya temizlendikten sonra ve onlara yaklaştıktan sonra boşamayın. Lakin onları hayız görüp temizlenmelerine bırakın sonra boşayın.” (Tefsiru’l-Kurani’l-Azim 8/143)
İbni Kudame (rahimehullah) şöyle der: “Hayız zamanında talak vermenin veya temizken cima ettikten sonra talak vermenin haramlığında bütün âlimler her yerde ve her asırda icma etmiştir. Bu talak bidat talak olarak isimlendirilir çünkü sünnete muhalefet etmiştir ve Allah’ın “Onları iddetlerini gözeterek boşayın” emrini terk etmiştir.” (el-Muğni 7/364)
Lakin hayız günlerinde talak verildiği takdirde geçerli olup olmayışı hususunda ulema ihtilaf etmiştir. Ulemanın ekserine göre erkek zevcesine hayız günlerinde talak verirse haram işlemiş olmasıyla beraber talak vaki olur. Lakin tabiinden Tavus, İkrime, Hılas bin Amr ve Muhammed bin İshak ve Kufe’nin imamlarından Haccac bin Erta ve Ehl-i Beyt’ten Ebu Cafer el-Bakir ve Cafer es-Sadık ve sonra ibni Hazm, İmam ibni Teymiyye, İmam ibni Kayyim, İmam Muhammed bin İbrahim el-Vezir ve İmam eş-Şevkani ve muasırlardan Allame Süleyman bin Nasir el-Ulvan ve başkalarına göre hayız günlerinde verilen talak vaki olmaz. Racih olan da budur. Allah-u Âlem. Allame Şeyh Süleyman el-Ulvan (Rabbim onun esaretini çözsün) bu hususta kendisine sorulan bir soruya şöyle cevap veriyor: “Talak vaki olur mu, olmaz mı? Bu konuda ulemanın iki görüşü vardır.
Birinci görüş: Haramlıkla beraber vaki olur. Bu dört imamın ve cumhur ulemanın görüşüdür.
İkinci görüş: Vaki olmaz. Bu Zahiriyye mezhebinin görüşüdür ve Şeyhu’l-İslam ibni Teymiyye ve ibni Kayyim’in destekledikleri görüştür.
İki taraf da görüşlerine nakli ve akli deliller getirmiştir. Bu tarafın ve diğer tarafın delillerine baktıktan sonra ve delilleri inceledikten sonra ve eski ve yeni ulemanın görüşlerini iyice anlamaya çalıştıktan sonra ve bu bahiste yazılmış tafsili ve muhtasar kitapları okuduktan sonra ikinci taifenin görüşünün güçlü olduğunu ve delillerin daha çok desteklediğini ve şeri kaidelere daha uygun olduğunu gördüm.”
Velhasıl değerli kardeşim sinir halinde verdiğin için değil lakin eşin hayızlıyken verdiğin için talak geçerli değildir. Allah-u Âlem.
Son olarak sana eşin hakkında Allah’tan korkmanı tavsiye ederim. Allah (celle ve âlâ) “Onlarla (kadınlarınızla) iyi geçinin. Şayet onlardan hoşlanmadınızsa (sabredin). Çünkü hoşunuza gitmeyen bir şeyde Allah pek çok hayır takdir etmiş olabilir” (en-Nisa, 19) buyurmaktadır.
Ve İmam Ebu Davud (rahimehullah)’ın kendi senediyle Cabir (radıyallahu anhu)’dan tahriç ettiği hadiste Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) veda haccında şöyle buyurmuştur: “Kadınlar hakkında Allah'tan korkun. Çünkü siz onları Allah'ın emanetiyle (Allah'a verdiğiniz söz karşılığında) aldınız ve onları Allah'ın kelimesi ile kendinize helâl kıldınız. Evlerinize sevmediğiniz bir kimseyi ayak bastırmamaları sizin onlar üzerindeki hakkınızdır. Bunu yaparlarsa onları zarar vermemek şartıyla dövün. Onların sizin üzerinizdeki hakkı da yiyeceklerini ve giyeceklerini uygun bir şekilde vermenizdir.”
Ve İmam el-Bezzar (rahimehullah)’ın kendi senediyle tahriç ettiği hadiste Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) şöyle buyuruyor: “Haksız yere, zulmen kırbaç atan (döven) kıyamet gününde misliyle cezalandırılır.”
Ve İmam Ebu Davud (rahimehullah)’ın kendi senediyle İyâs bin Abdullah bin Ebu Zubâb (radıyallahu anhu)’dan tahriç ettiği hadiste “Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) “Allah'ın cariyelerini dövmeyiniz.” buyurmuştur. Bunun üzerine Ömer (radıyallahu anhu) Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem)’e gelip “Kadınlar kocalarına karşı kafa tutmaya başladılar” dedi. Bunun üzerine (Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem)) de kadınları (hafifçe) dövmeye izin verdi. Bundan sonra Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem)’in hanımlarının yanına kocalarından şikâyetçi olarak birçok kadınlar geldi. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) (bunu görünce şöyle) buyurdu: “Gerçekten (bu gece) Muhammed ailesine kocalarından şikâyetçi olarak birçok kadınlar geldi. (Şunu iyi bilin ki kadınlarını döven) bu kimseler sizin hayırlılarınız değildir.”
Allah (celle ve âlâ) beni ve seni hayra muvaffak kılsın. Amin.