287: Oy Kullanmak
-A A+A

287: Oy Kullanmak

SORU
Selamun aleykum hocam, etrafımızdaki insanlara oy kullamanın şirk oldugunu anlattığımız halde, ayetleri tebliğ ettiğimiz halde bu insanlar müşrik durumuna düşermi yada müşrik midir? CezakeAllahuhayren.
CEVAP

Ve aleykumusselam ve rahmetullah. Hamd Allah’a mahsustur.

Değerli kardeşim cevabını sorduğun mesele zamanımızın en önemli konularındandır. Aslında bu mesele daha ayrıntılı bir cevap istiyor ama zaten gecikmiş olan cevabı daha fazla geciktirmemek için ihtisar ederek ve Allah (celle ve âlâ)’ya sığınarak şöyle derim:

Oy kullanmanın hükmü dinin kaynakları olan Kuran, Sünnet ve Sahabe sözlerinde beyan edilmemiştir. Muasır bir mesele olması hasebiyle rabbani ulema içtihat ederek demokratik parlamenter sistemlerde oy kullanmanın şeri hükmünü beyan etmeye çalışmışlardır. Oy kullanmanın hükmünü özellikle şu ayeti kerimelerden istihraç etmişlerdir:

Bir:

أَمْ لَهُمْ شُرَكَاءُ شَرَعُوا لَهُمْ مِنَ الدِّينِ مَا لَمْ يَأْذَنْ بِهِ اللَّهُ

Yoksa onların, Allah'ın dinde izin vermediği şeyi kendilerine meşru kılacak ortakları mı vardır?”

İki:

وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ

“Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.”

Üç:

اتَّخَذُوا أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّهِ وَالْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا إِلَهًا وَاحِدًا لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ

Onlar, Allah'tan başka bilginlerini (hahamlarını) ve rahiplerini kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden münezzehtir.”

Dört:

وَلَا يُشْرِكُ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا

“O hükmüne hiç kimseyi ortak etmez”

Ve İmam ibni Âmir eş-Şami (rahimehullah)’ın kıraatinde:

وَلَا تُشْرِكْ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا

“Ona hükümde hiç kimseyi ortak koşma”

Dört ayeti kerime de hüküm koyma yetkisini Allah (celle ve âlâ) için hasrediyor. Ondan başkasının hüküm koyma yetkisini kendisi için iddia etmesinin veya Ondan başkası için hüküm koyma yetkisinin iddia edilmesinin şirk ve küfür olduğunu ve failinin müşrik ve kâfir olduğunu haber veriyor.

Dolayısıyla Allah’tan başkası için hüküm koyma, teşri etme yetkisini kabul etmek ulemanın icmasıyla İslam’dan çıkaran büyük şirk ve küfürdür. Bu manada ulemanın sözleri çoktur. Mesela: İmam ibni Kesir (rahimehullah) şöyle der: “Kim enbiyanın sonuncusu olan Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e nazil olmuş olan şeriatı bırakıp ondan gayri mensuh şeriatlara tehakum olursa kâfirdir. Pekâlâ, Yesak’i şeriata tercih ederek tehakum olanın durumu nedir? Kim bunu yaparsa Müslümanların icmasıyla kâfir olur.”

Ebu Muhammed ibni Hazm (rahimehullah) şöyle der: “İncil’in hükmettiği ama İslam şeriatında vahyedilmemiş olan bir nass ile hükmedenin İslam dininden çıkmış kâfir ve müşrik olduğuna iki Müslüman arasında dahi ihtilaf olmaz.”

İmam ibni Kayyım (rahimehullah) şöyle der: “Şöyle dediler: “Kur’an’a göre ve sahih icmaya göre İslam dini kendinden evvel olan bütün dinleri neshetmiştir ve kim Kuran’ı bırakır ve Tevrat ve İncil’e uyarsa kâfirdir. Muhakkak ki Allah Tevrat, İncil ve bütün diğer dinlerdeki hükümleri iptal etmiştir ve cinlere ve insanlara İslam şeriatını gerekli görmüştür. Haram sadece İslam’ın haram kıldığıdır ve vacip sadece İslam’ın vacip kıldığıdır.”

Binaen aleyh değerli kardeşim Allah’tan gayrinin kanun vaaz etmesi veya kanun vaaz etme konumunda olduğunu kabul etmesi ulemanın icmasıyla İslam dininden çıkaran büyük şirktir.

Lakin oy kullanmak zorunlu olarak kanun koyma yetkisini Allah’tan başkasına vermek veya Allah’tan başkası için kabul etmek manasına mı gelir?

Hayır! Zorunlu olarak bu manaya gelmez. Zira oy kullanma eylemi ile kanun koyma yetkisini vermek arasında zorunlu irtibatı gerektiren şeri bir delil yoktur. Hareket kasıt ve kudretten müteşşekildir. Bazı ameller vardır doğrudan kastı temsil eder. Ve bazı ameller vardır muhtelif kasıtlardan türemesi muhtemeldir. Kasıt ile amel arasında zorunlu rabıtayı ancak kati nass kurabilir. Bunun için mesela namazı terk eden kâfirdir diyoruz. Böyle diyerek bu kişiyi Allah’ı inkâr ediyor diyoruz hâlbuki yaptığı bir amelin terkidir. Ama biz kalbine küfür ile hükmediyoruz. Pekâlâ, bu kişinin kalbinin kâfir olduğunu nasıl biliyoruz? Çünkü Allah (celle ve âlâ) Kuran’da ve Rasûlü Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) sahih sünnetinde namazı terk edenin kâfir olduğunu beyan ediyorlar.

Lakin kalp, yani kasıt ile amel arasında zorunlu rabıta nass tarafından beyan edilmemişse o zaman amele hüküm verirken kasta itibar edilmesi lazımdır. Bunun için demokratik seçimlerde oy kullananları kasıtları itibariyle taksim etmek gerekir.

Bir: Kanun koyma yetkisini Allah (celle ve âlâ)’dan başkası için kabul edenler. Bunlar Kuran nassıyla ve icmayla müşrik ve kâfirdirler. İster oy kullansınlar ister kullanmasınlar.

İki: Kanun koyma yetkisini Allah’tan başkası için kabul etmeyenler ama kabul edenlere tabii olanlar, onların yolunu tasvip edenler ve destekleyenler. Bunlarda müşrik ve kâfirdir. İster oy kullansınlar ister kullanmasınlar. Buna İmam et-Tirmizi (rahimehullah)’ın hasen dediği Adiy bin Hatim (radıyallahu anhu) hadisi delildir. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Adiy bin Hatim (radıyallahu anhu)’nun boynunda haççı görünce Onlar, Allah'tan başka bilginlerini (hahamlarını) ve rahiplerini kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden münezzehtir” ayeti kerimesini okumuştur. Adiy (radıyallahu anhu) “Biz onlara ibadet etmezdik ki” deyince Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) “Onlar Allah’ın helal kıldığını haram kıldıklarında sizde onu haram görmez miydiniz? Ve Allah’ın haram kıldığını helal kıldıklarında sizde onu helal görmez miydiniz?” buyurmuştur. Adiy bin Hatim “Elbette” deyince “İşte bu onların ibadetleridir” demiştir. İmam et-Taberani (rahimehullah)’ın rivayetinde böyle gelmiştir. El-Beyhaki (rahimehullah)’ın rivayetinde “İşte bu onların onlara ibadetidir” olarak gelmiştir.

Üç: Kanun koyma yetkisini Allah’tan başkası için kabul etmeyenler, kabul edenlere de tabii olmayanlar, onları ve izledikleri yollarını inkâr edenler ama şeran makbul bir tevil ile veya dünyevi bir maslahat ile veya cehaletinden ötürü oy kullananlar. Bunlara şirk ve küfür hükmünü vermekte durulması lazım, İslam’larını idame etmek ve şüphelerini izale etmek lazımdır. Şüpheleri zail olup oy kullanmaya devam ederlerse kâfir olurlar.

Sonra değerli kardeşim, sorunda bahsettiğin etrafında oy kullanan kişilere gelince birinci ve ikinci kısımdan kişiler ise müşrik ve kâfirdirler. Üçüncü kısımdan kişiler ise onlara sadece belirli ayetleri ve ulema sözlerini vs. okumak kâfi değildir, bilakis oy kullanmasına sebep olmuş olan şüphesini gidermen gerekir. Şüphesini giderememendeki acizliğin delilleri hazır edemediğinden kaynaklanıyorsa o zaman delilleri hazır etmenle şüphesi zail olacaktır. Ama şüphesini izale etmendeki acizliğin senin ilmine itibar etmediğinden ise o zaman ilminde muteber bir âlimi veya ilim talebesini hazır etmenle şüphesi zail olacaktır. Oy kullanan kişinin şüphesini giderdikten sonra oy kullanmaya devam ederse kâfir olur. Lakin şüphesini gidermeden evvel onu tekfir etmen caiz olmaz. Allah-u Alem.

8 Ağu, 2017 Tarık Ebu Abdullah
Etiketler: Oy, OyKullanmak