393: Kardeşimin Üvey Kızı Bana Mahrem Midir?
1- Vahdet vakfı ve Mustafa Çelik hakkında ne dersiniz? Cemaatine sohbete gidilir mi? Yeni il değişikliği yaptığım için çok yalnız kaldım gidecek tevhidi cemaat arıyorum.
2- İbrahim Gadban hakkında ne dersiniz? Derslerine gidip sohbetleri dinlenir mi?
3- Kardeşimin üvey kızı bana haram mıdır? (Bunu sormamın sebebi kardeşimin ve yeni eşinin çocukları oldu. Üvey kızı ile aramızda yeğenim sebebi ile kan bağı olur ve haramlık düşer mi?)
Rabbim sizden razı olsun. Sorularımı mazur görün. Rabbimize emanetsiniz. Hepinizi Allah için seviyorum. Esselamu aleykum ve rahmetullah.
Ve aleykumusselam ve rahmetullahi ve beraketuhu. Hamd Allah’a mahsustur.
Muhterem kardeşim, Rabbim de seni sevsin, Allah’ın sevdiği kulların sevgilisi kılsın, seni dünya ve ahirette kazananlardan kılsın, ayaklarını hak ve istikamet üzere sabit kılsın ve Kendisine yakın olan ve “mezid” ile mükâfatlandırılan kullarından kılsın. Âmin.
Sonra, sual ettiğin Mustafa Çelik ve İbrahim Gadban’ı hiç tanımıyorum. İsimlerini duydum ve İslamî davet çalışması yaptıklarını biliyorum. Ama ne kendilerini ve ne de çalışmalarını değerlendirebilecek kadar tanımıyorum, doğrusu hiç tanımıyorum. Dolayısıyla kendileri hakkında bir şey söylemem doğru olmaz.
Üçüncü sualine gelince, kardeşinin üvey kızı sana mahrem olur mu? Hayır olmaz. Zira aranızda nikâhı engelleyen bir akrabalık yoktur. Kardeşinin zevcesinden çocuk sahibi olmuş olması bu durumu değiştirmez. Allah (subhanehu ve teâlâ)erkeğin nikâhlamasını haram kıldığı kadınları beyan ettikten sonra “Bunlardan başkası size helal kılındı” buyurmuştur. Kardeşinin üvey kızı da bu helal kılınanlara dâhildir.
Allah (subhanehu ve teâlâ)şöyle buyurmuştur:
وَلَا تَنْكِحُوا مَا نَكَحَ آبَاؤُكُمْ مِنَ النِّسَاءِ إِلَّا مَا قَدْ سَلَفَ إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَمَقْتًا وَسَاءَ سَبِيلًا. حُرِّمَتْ عَلَيْكُمْ أُمَّهَاتُكُمْ وَبَنَاتُكُمْ وَأَخَوَاتُكُمْ وَعَمَّاتُكُمْ وَخَالَاتُكُمْ وَبَنَاتُ الْأَخِ وَبَنَاتُ الْأُخْتِ وَأُمَّهَاتُكُمُ اللَّاتِي أَرْضَعْنَكُمْ وَأَخَوَاتُكُمْ مِنَ الرَّضَاعَةِ وَأُمَّهَاتُ نِسَائِكُمْ وَرَبَائِبُكُمُ اللَّاتِي فِي حُجُورِكُمْ مِنْ نِسَائِكُمُ اللَّاتِي دَخَلْتُمْ بِهِنَّ فَإِنْ لَمْ تَكُونُوا دَخَلْتُمْ بِهِنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ وَحَلَائِلُ أَبْنَائِكُمُ الَّذِينَ مِنْ أَصْلَابِكُمْ وَأَنْ تَجْمَعُوا بَيْنَ الْأُخْتَيْنِ إِلَّا مَا قَدْ سَلَفَ إِنَّ اللَّهَ كَانَ غَفُورًا رَحِيمًا. وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ النِّسَاءِ إِلَّا مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ كِتَابَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَأُحِلَّ لَكُمْ مَا وَرَاءَ ذَلِكُمْ أَنْ تَبْتَغُوا بِأَمْوَالِكُمْ مُحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَافِحِينَ فَمَا اسْتَمْتَعْتُمْ بِهِ مِنْهُنَّ فَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ فَرِيضَةً وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيمَا تَرَاضَيْتُمْ بِهِ مِنْ بَعْدِ الْفَرِيضَةِ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا
“Cahiliye devrinde geçenler müstesna, babalarınızın nikâhladığı kadınlarla evlenmeyiniz. Şüphe yok ki o, pek çirkindi, iğrenç idi, o ne fena bir âdetti. Size şunları nikahlamak haram kılındı: Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek ve kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kızkardeşleriniz ve zevcelerinizin anneleri ve kendileri ile zifafa girdiğiniz zevcelerinizden olan ve evlerinizde bulunan üvey kızlarınız. Eğer üvey kızlarınızın anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Sulbünüzden gelen (öz) oğullarınızın hanımları ile evlenmeniz ve iki kız kardeşi birlikte nikâhlamanız da haramdır. Ancak cahiliyyet devrinde geçen geçmiştir. Şüphesiz ki Allah gafur (çok bağışlayıcı) ve çok merhamet edicidir. Bir de harb esiri olarak sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmeniz de size haram kılındı. Bütün bunlar Allah'ın üzerinize farz kıldığı hükümlerdir. Bunların dışında kalanlar ise iffetli olarak zina etmeksizin mallarınızla mehir vermek suretiyle evlenmek istemeniz size helal kılındı. O halde onlardan nikah ile faydalanmanıza karşılık mehirlerini kendilerine verin ki, bu farzdır. O mehri takdir edip kesinleştirdikten sonra birbirinizi razı etmenizde bir mahzur yoktur. Şüphesiz ki Allah her şeyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (en-Nisa, 22-24)