İhsan Şenocak’ın Kudüs’ün Fethi Müjdesi Hususundaki Yanlış Anlayışı
Bu yazı, Kudüs’ün İstanbul’dan önce fethedileceğini ispatlamak için kaleme alınmıştır.
بسم الله الرحمن الرحيم، الحمد لله رب العالمين، والصلاة والسلام على رسولنا محمد وعلى آله وصحبه أجمعين
İhsan Şenocak’ın twitter hesabından 28 Haziran 2018 tarihinde: “İstanbul'un Fethini Müjdeleyen Peygamberi Ekber'in(sav) Müjdesi Var, Kudüs'ü Fethedecek Ordu İstanbul'dan Gidecek” diye bir tweet atılmış ve Kaside-i Bürde şerhi derslerinin birinden 1:30 dakikalık bir kesit yayınlanmıştır.
Yine bundan bir sene önce 20 Temmuz 2017 tarihli: “Kudüsü Fethedecek Ordu İstanbul'dan Gidecek!” başlıklı bir tweet atılmış ve Kayseri’de düzenlenen Diriliş Buluşması programındaki konuşmasından 2:20 dakikalık bir kısım paylaşılmıştır.
Bu konuşmalarında İhsan Şenocak, Melhame-i Kubrâ’da Hristiyanları mağlup edecek kalan üçte birlik ordunun, bu zaferin akabinde İstanbul’a gidip orayı fethedeceğini, sonra İstanbul’dan Kudüs’e gideceğini, Kudus’ü kurtaracak, ittihad-ı İslam’ı yeniden tesis edecek ordunun İstanbul’dan gideceğini ifade etmiştir.
Şenocak bunları ifade ederken Müslim’in (rahimehullah) rivayet ettiği 7105 nolu hadise dayanmıştır. 14 Mayıs 2018 tarihli ilgili tweetinde bunu şöyle belirtmiştir:
“Allah Rasulünün(sallallahu aleyhi ve sellem) işaret buyurduğu gibi İstanbul’dan Şama/Kudüse ordu gidecek (Müslim,H.No:7105); Yahudiyle Müslümanlar arasındaki savaşta ağaçlar ve taşlar dile gelip, ‘Ey Müslüman! Ey Allahın kulu Arkamda saklanan Yahudidir; Gel, onu öldür.’ diyecek (Müslim,2922).”
Hadisin metni şudur:
لا تقوم الساعة حتى ينزل الروم بالأعماق أو بدابق فيخرج إليهم جيش من المدينة من خيار أهل الأرض يومئذ فإذا تصافوا قالت الروم خلوا بيننا وبين الذين سبوا منا نقاتلهم فيقول المسلمون لا والله لا نخلي بينكم وبين إخواننا فيقاتلونهم فينهزم ثلث لا يتوب الله عليهم أبدا ويقتل ثلثهم أفضل الشهداء عند الله ويفتتح الثلث لا يفتنون أبدا فيفتتحون قسطنطينية فبينما هم يقتسمون الغنائم قد علقوا سيوفهم بالزيتون إذ صاح فيهم الشيطان إن المسيح قد خلفكم في أهليكم فيخرجون وذلك باطل فإذا جاءوا الشام خرج فبينما هم يعدون للقتال يسوون الصفوف إذ أقيمت الصلاة فينزل عيسى ابن مريم صلى الله عليه و سلم فأمهم فإذا رآه عدو الله ذاب كما يذوب الملح في الماء فلو تركه لانذاب حتى يهلك ولكن يقتله الله بيده فيريهم دمه في حربته
Bu hadisinde Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) tarihin en büyük savaşı anlamına gelen, Rumların yani Hristiyanların Müslümanlara karşı 80 sancakla (devletle veya bölükle) geleceği ve her bir sancak altında 12.000 askerin olacağı “el-Melhametu’l-Kubrâ” için Hristiyanlar’ın Halep yakınlarında bulunan A’mâk veya (ravinin şekki) Dâbık’a ineceklerini/karargâh kuracaklarını ve karşılarına Medine’den, o vakitte yeryüzünün en hayırlılarından bir ordunun جيش من المدينة çıkacağını bildirmiştir. “Medine” şehir anlamına gelmektedir ve burada kastedilen Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in bulunduğu şehir olmayıp (bkz: Mirkâtu’l-Mefâtîh, Molla Ali el-Kârî) kimi şârihler A’mâk ve Dâbık Halep yakınlarında bulunduğu için bundan maksadın “Halep” kimileri ise “Dimeşk (bugünkü Suriye’nin başkenti olarak bilinen Şam)” şehri olduğunu ifade etmişlerdir. (Bkz: Şerhu Mesâbîhis’Sunne, İbnu’l-Melek.) Bu şehrin Dimeşk olduğunu destekleyen bir delil, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Melhame-i Kubrâ günü Müslümanların çadırı/şehri/kalesinin Dimeşk/Ğûta olacağını haber verdiği meşhur hadisidir. Başka bir delil ise Hâkim ve İbn Mâce’nin rivayet ettikleri ve Hâkim ve Zehebî’nin sahih, Bûsîrî ve el-Elbânî’nin hasen, Şuayb el-Arnaût’un ise (rahimehumullah) zayıf olduğuna hükmettikleri şu hadistir:
إذا وقعت الملاحم خرج بعث من الموالي من دمشق هم أكرم العرب فرسا و أجوده سلاحا يؤيد الله بهم الدين
“Melhameler (savaşlar, yani Melhame-i Kubrâ) vuku bulduğunda Dimeşk’ten olan Mevâlî (kabilesin)’den bir ordu çıkar. Onlar Arapların atları en değerli (ya da en değerli süvarileri) ve silahları en iyi olanlarıdır. Allah onlarla dini destekler.”
İlgili rivayetlerden anlaşılmaktadır ki Mehdi (aleyhisselam) bu savaşta Müslümanların komutanı olacaktır. -Açıklayacağımız üzere- hadisimizin son kısmı da buna delalet etmektedir. Örneğin Hâkim (rahimehullah) gibi (Müstedrek, 4/476) birçok alim de bu ordunun Mehdi’nin ordusu olduğunu açıkça belirtmişlerdir. İbn Kesîr’in (rahimehullah) “en-Nihâye fi’l-Fiteni ve’l-Melâhim” isimli kitabında Mehdi ile ilgili açtığı bölümden sonra bu savaş hakkında bölüm açması O’nun da böyle düşündüğünü göstermektedir. Dolayısıyla Melhame-i Kubrâ zamanında raşid hilafet kurulu bir durumda olacaktır.
Tekrar hadisimize dönelim: Sonra Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) Mehdi (aleyhisselam)’ın ordusunun üçte birinin savaş başlamadan önce düşman ordusunu gördüklerinde hezimete uğrayıp savaş meydanından kaçacaklarını ve Allah Teâlâ’nın onların tevbelerini asla kabul etmeyeceğini (yani onlara savaştan kaçma günahlarından tevbe etmelerini ilham etmeyeceğini, bu günahlarında ısrarcı olup bundan pişman olmayacaklarını ve bu günahla öleceklerini [1]) diğer üçte birinin şehit olacağını, onların Allah katında şehitlerin en üstünleri olduklarını ve geriye kalan üçte birin ise kafirlere galip geleceğini ve üçte birlik bu ordunun Melhame-i Kubrâ zaferinin hemen ardından Kostantiniyye’ye yani İstanbul’a yönelip orayı fethedeceklerini söylemiştir. Yine Müslim’in rivayet ettiği bir hadisinde İstanbul’un hiçbir silah kullanılmadan savaşsız bir şekilde tehlîl ve tekbîrlerle düşeceğini bildirmiştir, çünkü Allah Teâlâ kafirlerin kalplerine korku atacaktır. Ahmed, Dârimî ve Hâkim’in rivayet ettikleri ve Hâkim, Zehebî ve el-Elbânî’nin sahih olduğuna hükmettikleri bir hadisinde ise İstanbul’un fethinden sonra İtalya’nın başkenti ve Hristiyanların merkezi olan Roma’nın fethedileceğini haber vermiştir. Bu haberlerden, İstanbul’un fethedilmeden önce Hristiyanların veya onların emir kullarının hakimiyetinde olacağı anlaşılmaktadır! (Bkz: el-Esâs fi’s-Sunne, Saîd Havvâ, 2/994)
Sonra Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) mücahitler İstanbul’u fethettikten sonra kılıçlarını zeytin ağaçlarına asmış İstanbul ganimetlerini bölüşürlerken şeytan’ın içlerine gelip: “Deccal çıktı! Ailenizin, çocuklarınızın arasına girdi” diye bağıracağını söylemiştir. Bundan hemen sonra şöyle demiştir:
فيخرجون وذلك باطل فإذا جاءوا الشام خرج
“Bunun üzerine (ganimetleri bırakıp İstanbul’dan Kudüs’e doğru) çıkarlar, halbuki şeytan’ın bu haberi yalandır. Ve Şam’a (yani Kudüs’e) geldiklerinde (Deccal gerçekten) çıkar.”
Hadisimize devam etmeden önce şu iki noktaya dikkat çekelim:
Bir: Bu söylediklerimizden ortaya çıkıyor ki İstanbul’u fethedecek ve sonra Kudüs’e dönecek olanlar Mehdi’nin ordusu “Araplar”dır. Bunu gösteren bir delil de İbn Hibbân’ın (rahimehullah) isnadı sahih olan bir rivayetindeki şu ifadelerdir:
فتقول الروم لصاحب الروم: كفيناك العرب فيجتمعون للملحمة
“…Rumlar meliklerine diyecekler ki: “Araplara karşı sana yeteriz.” Bunun üzerine melhame için toplanacaklar…”
Yani Melhame-i Kubrâ Araplarla Hristiyanlar arasında olacaktır. İstanbul’u fethedecek olanlar ise Melhame’de savaşanlardır. Elbette ki bu, Melhame’de ve İstanbul fethinde Arapların dışında başka Müslüman olmayacağı anlamına gelmez. Başka bir görüşe göre ise İstanbul’u fethedenler İshâk (aleyhisselam)’ın soyundan gelenlerdir. (Bkz: Müslim, hadis no:2920) Her hâlükârda İstanbul’dan Kudüs’e gidenler Türkler değildir! Her ne kadar Şenocak da ilk olarak linkini verdiğimiz konuşmasında: “İstanbul’dan gidenin ırkı, soyu, boyu önemli değil. Selahaddin olur ümmet onun arkasından gider, Alparslan olur onun arkasından gider” demiş olsa da O’nun yukarıda naklettiğimiz açıklamaları birçok kimsenin Kudüs’ü Türkler’in fethedeceği anlamını çıkarmasına çok müsaittir. Örnek olarak Şenocak’ın o paylaşımlarındaki şu yorumları verebiliriz:
“Emir beklıyoruz, Cumhurbaşkanımızın tek emriyle her yere gidecegız her yeri fethedecegiz evel Allah” (Bkz)
“Reis yol versin gidelim hep beraber. Paslandık 100 yıldır artık yeter. Afrinde yeni çınar ağacının kabuğu kırıldı...” (Bkz)
“Zeytin dalı barış demek değil, Afrini aldık ve silahlarımızı afrindeki zeytin dallarına astık. İstanbul ordusu çoktan yola çıktı... Kudüs uzak değil.” (Bkz)
“Bekle kudüs vefalı türk yine geliyor kudüse” (Bkz)
“O Ordu biziz inşaasillah hocam” (Bkz)
“He yani kudus Türkiye ye vadedilmiș oluyor dimi. O zaman araplarin bisey yapmasina gerek yok.” (Bkz)
İki: Şeytan’ın bu yalan haberi ortaya atmasının nedeni mücahitlerin bu ilerleyişlerini, fetihlerini durdurmak içindir. Bu haberle mücahitler arkalarında bıraktıkları aileleri hakkında Deccal’den korkarlar ve Deccal ile savaşmak ve ailelerini Onun şerrinden korumak için ganimetleri bırakıp hemen yurtları Kudüs’e doğru yola çıkarlar. Müslim’in diğer bir rivayetine göre ise bu haberin doğru olup olmadığını tekid etmek için Mehdi Kudüs’e 10 süvari gönderir. İşte bu 10 süvari Kudüs’e geldiği zaman Deccal çıkar. Ve diğer mücahitlere Deccal’in çıktığı haberi ulaşır ve onlar da Kudüs’e dönerler.
Yani İstanbul'dan Kudüs'e gidecek mücahitler, Kudüs'ü fethetmeye gitmeyecekler! Çünkü o zamanda Kudüs zaten müslümanların hakimiyeti altında, İttihad-ı İslam tesis edilmiş bir durumda olacaktır! Bu mücahitler İstanbul'dan önce fethedilmiş olan, ailelerin içinde bulunduğu yurtları/beldeleri Kudüs'e dönmektedirler.
Nitekim hadiste: “Kudüs’e geldiklerinde Deccal çıkar” diyor. Abdulfettâh Ebu Ğudde (rahimehullah) burayı şöyle açıklamıştır:
أي إذا جاءوا من قسطنطينية إلى بلاد الشام ودخلوا القدس خرج حينئذ المسيح الدجال
"Yani İstanbul’dan Bilâd-ı Şam’a geldikleri ve Kudüs’e girdikleri zaman, işte o zaman Mesih Deccal çıkar.” (Hâmişu’t-Tasrîh bi mâ Tevâtera fî Nuzûli’l-Mesîh li Enver Şâh el-Keşmîrî)
Kudüs’e girebilmeleri gösteriyor ki o zamanda Kudüs Müslümanların elinde olacaktır!
Evet, hadisimizin bundan sonraki son kısmında Kudüs’e gelen müslümanların Deccal ile savaşacağı ifade ediliyor. Ancak bu mücahitler Deccal ilk çıktığı zamanlarda onunla savaşmayacaklardır. Müslim, Tirmizî ve Ebu Dâvûd’un rivayet ettikleri bir hadisinde Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Deccal’in çıkmasından sonra yeryüzünde 40 gün kalacağını, bunun bir gününün bir sene gibi (yani harikulade bir olay olarak bir günün bir senelik sürede tamamlanacağını) diğer bir gününün bir ay gibi, diğer bir gününün bir hafta gibi ve geriye kalan 37 gününün ise normal günler gibi olacağını bildirmiştir. Bu süre içerisinde Deccal yeryüzünde büyük bir fesad yapacak, Mekke, Medine, Mescid-i Aksa ve Mescid-i Tûr haricinde her yere girecektir. Evet, Deccal Mescid-i Aksa’ya giremeyecektir. Ahmed’in (rahimehullah) rivayet ettiği ve Şuayb el-Arnaût’un (rahimehullah) sahih olduğunu belirttiği hadisinde Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Deccal’in, Kabe’ye, kendi (Medine) mescidine, Mescid-i Aksa’ya ve Mescid-i Tûr’a (bu 4 mescide) ulaşamayacağını haber vermiştir. İşte Deccal’in Mescid-i Aksa’ya gelememesi de gösteriyor ki Kudüs Deccal’den önce Yahudilerden temizlenecektir!
Ve Deccal hayatının son zamanına geldiğinde Müslümanlar O ve Yahudi ordusuyla savaşacaklar. Hadisimizde kaldığımız yerden bitimine kadar Deccal ile olan savaştan bahsedilmektedir. Hem bu hadisimizin son kısmına hem de ilgili diğer rivayetlere bakarak Deccal ile olan savaş sürecini özetle anlatalım:
Deccal hayatının son zamanlarında beraberindeki Yahudilerle birlikte Kudüs’e yönelecek, bunun üzerine Kudüs’te bulunan Mehdi ve beraberindeki müslümanlar Kudüs’teki bir dağ’a kaçacak/sığınacaklar ve Deccal gelip onları muhasaraya alacak. Sonra İsa (aleyhisselam) Dimeşk’in doğusunda bulunan beyaz minare’ye inecek ve oradan Mehdi sabah namazını kıldırırken müslümanların yanına gelecektir. İşte burada İsa ve Mehdi (aleyhimesselam) buluşacaklardır. Bu demektir ki; Deccal ve İsa (aleyhisselam)’dan önce Yahudiler Kudüs’ten çıkartılacaktır.
Mehdi geriye doğru çekilerek İsa (aleyhisselam)’dan kendilerine namaz kıldırması için öne geçmesini isteyecek, ancak İsa (aleyhisselam) bunu kabul etmeyecek ve Mehdi’nin arkasında namaz kılacaktır. Mehdi imamlığında sabah namazı eda edildikten sonra müslümanlar İsa (aleyhisselam) öncülüğünde Deccal ve Yahudi ordusuna karşı saldırıya geçecekler. İşte bu savaşta Ğargad ağacı müstesna taşlar ve ağaçlar konuşacak, “Ey Müslüman! Ey Allah’ın kulu! Arkamda Yahudi var, gel onu öldür” diyecek. Deccal İsa (aleyhisselam)’ı gördüğünde kaçacak ve tuzun suda eridiği gibi erimeye başlayacak. Ve İsa (aleyhisselam) Kudüs’e yakın bir yerde bulunan Filistin’in Lüdd şehrinin kapısında mızrağıyla Deccal’i öldürecek, kanını mızrağının ucunda Müslümanlara gösterecek, Yahudiler gebertilecek ve ehl-i İslam muzaffer olacaktır.
O halde açıkça anlaşılıyor ki, İhsan Şenocak’a göre Kudüs Deccal çıkana ve İsa (aleyhisselam) inene kadar fethedilemeyecek, ancak Deccalle olan savaş ile fethedilecek! Kendi youtube kanalından yayınlanmış: “Kudüs'ün Kurtuluşu Bu Hadis -i Şerifte” başlıklı şu videosunda (Bkz) Deccal ile yapılacak savaşta gerçekleşecek taşlar ve ağaçların dile gelmesi hadisini nakledip bu hadis üzerinden konuşması da yine O’nun böyle düşündüğünü ortaya koymaktadır.
Bir de İhsan hoca’ya bir sorum olacak: İkinci olarak verdiğim linkteki videoda: “Kılıçlarını zeytin dallarına asacaklar, yani 6 asır barış olacak buyuruyor Kudüs’te sallallahu aleyhi ve sellem” demiş. Peki neye dayanarak bu yorumu yapıyor?
Hulasa-i kelam; İstanbul’un fethinden ve Deccal ile olacak savaştan önce Müslümanların Yahudilerle bir savaşı olacak ve bu savaşla Kudüs fethedilecektir biiznillâh! Burada şu mesele var ki; ilim ehli bu fethin Mehdi’nin zuhûrundan önce mi yoksa Mehdi zamanında mı olacağında ihtilaf etmişlerdir. Kimi ilim ehli Mehdi’den önce Yahudi devletinin son bulacağını söylerken kimi ilim ehli ise Kudüs’ün Mehdi ile fethedileceği görüşündedirler. Mehdi zamanında fethedileceği düşünülürse bu Melhame-i Kubrâ’dan ve İstanbul’un fethinden önce olacak. Allahu A’lem. Bu konuda geniş bilgi için bakınız: (Nübüvvet Menheci Üzere Olan Hilafetin Dönüşü) Ayrıca ilgili diğer yazılara ulaşmak için bakınız: (Ahir Zaman ve Blad-ı Şam Yazıları)
Ve’l-hamdu lillâhi Rabbi’l-âlemîn.
1 - Bundan başka açıklamalar da vardır. Bkz: el-Kevkebu’l-Vehhâc ve’Ravdu’l-Behhâc fî Şerhi Sahîhi Muslim İbni’l-Haccâc, Muhammed Emin el-Alevî el-Hererî.