Şam ve Ehli Allah Teala’nın Koruması Altındadır!
“Şam ve ehli için kitap, sünnet ve ulemanın eserleri/sözleri ile menkibeler (üstünlükler) sabit olmuştur. Bu üstünlükler, Müslümanları Tatarlara karşı savaşmaya teşvik etmem, onlara Dimeşk’i bırakmamayı emretmem, onları Mısır’a kaçmaktan nehyetmem, Mısır askerini Şam’a çağırmam ve Şam askerini Şam’da sabit kılma konusunda dayandığım sebeplerden biridir.” (İbn Teymiyye, Menâkibu’ş-Şâmi ve Ehlih)
“Deccal yeryüzünün en büyük fitnesidir ve O’nun ölüm yeri Şam’dadır. Bu durumda ya Deccal’den daha küçük olan deccallerin (Şam’da) hali nasıl olur?! Sahih bir hadiste şöyle geçmektedir: “Mesih Deccal Uhud dağının arkasına iner. Sonra melekler O’nun yüzünü Şam tarafına çevirirler (böylece Şam’a gelir.) Ve Deccal orada helak olur.” (Şeyh Abdulaziz et-Tarîfî, twitter)
بسم الله الرحمن الرحيم، الحمد لله رب العالمين، والصلاة والسلام على رسولنا محمد وعلى آله وصحبه أجمعين
Zeyd b. Sâbit (radiyallahu anh) naklediyor: “Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dedi:
طوبى للشام فقلنا لأي ذلك يا رسول الله؟ قال لأن ملائكة الرحمن باسطة أجنحتها عليها
“Şam’a (ve ehline) müjdeler olsun! (Ahmed’in hasen bir rivayetine göre bunu 2, Taberânî’nin “el-Mu’cemu’l-Kebîr”deki sahih bir rivayetine göre ise 3 kere demiştir.)” Dedik ki: “Bu hangi sebepten ötürü ey Allah’ın Rasûlü!” Şöyle söyledi: “Çünkü Rahmân’ın melekleri kanatlarını Şam’ın (ve ehlinin) üzerine germişlerdir.” (Tirmizî -lafız O’nundur, Ahmed) Tirmizî: Hasen (bazı nüshalarda geçtiğine göre ise “hasen sahih” demiştir.) Hâkim, Zehebî, Heysemî, Suyûtî, Munzirî, el-Elbânî, Şuayb el-Arnaût: Sahih.
İzz b. Abdisselam (rahimehullah, vefatı: hicrî: 660) şöyle demiştir: “Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah Teâlâ’nın Şam’ı gözetecek ve koruyacak melekler görevlendirdiğine işaret etmiştir.” (Terğîbu Ehli’l-İslâm fî Sukna’ş-Şâm)
Molla Ali el-Kârî (rahimehullah, vefatı: hicrî 1014) şunları söylemiştir: “Rahman’ın melekleri” ifadesinde meleklerle kastedilenin rahmet melekleri olduğuna işaret vardır. “kanatlarını Şam’ın üzerine germişlerdir”, yani küfürden muhafaza ederek Şam bölgesi ve ehlinin üzerine (germişlerdir).” (Mirkâtu’l-Mefâtîh Şerhu Mişkâti’l-Mesâbîh, 18/154)
Münâvî (rahimehullah, vefatı: hicrî 1031) şöyle demiştir: “Yani rahmeti herşeyi kapsamış, rahmeti açık/büyük olan (Allah)’ın melekleri, Şam’ı bereketler indirerek ve helak’a götüren ve eziyet edici şeyleri def ederek sarmış, kuşatmışlardır.” (Feydu’l-Kadîr, 4/361)
Yine Münâvî şöyle demiştir: “Bununla kastedilen, bu iklimin şerefini ve burada ikamet etmenin faziletini bildirmektir.” (et-Teysîr bi Şerhi’l-Câmii’s-Sağîr, 2/229)
San’ânî (rahimehullah, vefatı: hicrî 1182) şöyle açıklamıştır: “Şam’ı şerlerden korumak ve hayrın hepsini celbetmek için (germişlerdir.) Hayırlar buraya çekilir ve helak edici şeyler buradan def edilir. Ve bu hadiste Şam’da oturmaya teşvik vardır.” (et-Tenvîr Şerhu’l-Câmii’s-Sağîr, 7/144)
Şeyh Abdulaziz et-Tarîfî (hafizahullah) şu tweetinde şöyle demiştir: “Melekler kanatlarını Şam’ın üzerine barış zamanında koyarlar. Ya savaş zamanında bu nasıl olur?! Sahih bir hadiste şöyle geçmektedir: “Şam’a müjdeler olsun! Allah’ın melekleri kanatlarını Şam’ın üzerine germişlerdir.”
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle haber vermiştir:
سيصير الأمر إلى أن تكونوا جنودا مجندة، جند بالشام، وجند باليمن، وجند بالعراق، قال ابن حوالة: خر لي يا رسول الله إن أدركت ذلك، فقال: عليك بالشام فإنها خيرة الله من أرضه يجتبي إليها خيرته من عباده... فإن الله توكل لي بالشام وأهله
“(İslam’ın ya da savaşın) durumu/vakıası, toplanmış ordular olmanıza varacak. Bir ordu Şam’da, bir ordu Yemen’de ve bir ordu Irak’ta olacak (3 grup ordu olacaksınız.)” İbn Havâle (radiyallahu anh) dedi ki: “Şayet o (zamana) ulaşırsam benim için (bunlardan birini) seç ey Allah’ın Rasûlü!” Şöyle buyurdu: “Sen Şam’da ikamet edip oradan ayrılma (Ahmed’in sahih bir rivayetine göre ise bunu 3 kere söylemiştir.)” Çünkü Şam Allah’ın, arzı içerisinden (beldelerinden) seçtiğidir, oraya kullarından seçtiklerini toplar… Muhakkak ki Allah Şam ve ehli için bana kefil olmuştur (garanti vermiştir.)” (Ebu Dâvud, Ahmed) Hâkim, Zehebî, Heysemî, el-Elbânî, Şuayb el-Arnaût: Sahih.
İbn Hibbân (rahimehullah) bu hadisi:
ذكر الإخبار عما يستحب للمرء من سكنى الشام عند ظهور الفتن بالمسلمين
“Müslümanlar arasında fitneler zuhur ettiğinde kişi için Şam’da oturmasının müstehab olduğundan haber verildiğinin zikri” başlığı altında rivayet etmiştir.
El-Muzhirî el-Hanefî (rahimehullah, vefatı: hicrî 727) “Şam Allah’ın, arzı içerisinden seçtiğidir” sözünü şöyle açıklamıştır: “Yani Allah Şam’ı, ahir zamanda ikamet etmek için yeryüzünün tamamının içerisinden seçmiştir.” (el-Mefâtîh fî Şerhi’l-Mesâbîh, 6/363)
Şihâbuddîn et-Tûribiştî (rahimehullah, vefatı: hicrî 661) hadisin son cümlesi için şöyle demiştir: “Mana şöyledir: Allah bana Şam’ı ve Allah’ın emrini yerine getiren ehlini koruyacağının garantisini vermiştir.” (el-Muyesser fî Şerhi Mesâbîhi’s-Sunne, 4/342)
Suyûtî (rahimehullah, vefatı: hicrî 911) et-Tûribiştî’nin bu açıklamasını nakletmiş ve devamına: “Dolayısıyla onlara fitne isabet etmez” diye eklemiştir. (Câmiu’l-Ehâdîs, hadis no: 149)
İbnu’l-Melek de (rahimehullah, vefatı: hicrî 854) şöyle şerh etmiştir: “Yani Şam ehlinin, orduların şerrinden güvende olacağına dair bana kefil olmuş, onları koruyacağı garantisini vermiş ve onların durumunu kendisine havale etmiştir.” (Şerhu Mesâbîhi’s-Sunne, 6/527)
Azîm Âbâdî (rahimehullah, vefatı: hicrî 1329) ise şöyle söylemiştir: “Yani Şam ehline fitne isabet etmeyeceğine, Şam’da ikamet edenleri fitne ile helak/harap etmeyeceğine dair bana kefil olmuştur.” (Avnu’l-Ma’bûd, 7/116)
Şeyh Abdulmuhsin el-Abbâd “Şerhu Suneni Ebî Dâvud”da: “Yani Allah Teâlâ Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’e Şam ehlini koruyacağını vadetmiştir” diye açıklamıştır.
İzz b. Abdisselam adı geçen eserinde şunları kaydetmiştir: “Bu hadisin ravilerinden biri olan Saîd b. Abdilazîz (rahimehullah) şöyle demiştir: “İbn Havâle bu hadisi zikrettiği zaman şöyle derdi:
ومن تكفل الله تعالى به فلا ضيعة عليه
“Allah Teâlâ kim için kefil olmuşsa onun hakkında hiçbir zayi olma durumu olmaz (Allah onu asla zayi etmeyecektir.)” (İzz -rahimehullah- şöyle devam etmiştir:) "Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) Şam’ın ve orada oturanların Allah Teâlâ’nın kefaletinde yani koruması ve gözetimi altında olduğunu haber vermiştir. İbn Havâle’nin dediği gibi Allah Teâlâ kimi gözetir ve korursa onun hakkında hiçbir zayi olma durumu olmaz.” Aynı şekilde Ebu İdrîs el-Havlânî’den de (rahimehullah, doğumu: hicrî 8) hadisi zikrettiğinde böyle dediği aktarılmıştır. (Bkz: el-Ehâdîsu’l-Muhtâra, Ziya el-Makdisî, 9/273)
Son olarak Şeyh Abdulaziz et-Tarîfî’nin şu sözünü naklederek yazıyı sonlandırmak istiyorum: “Şam’da şer ve fitnenin ömrü uzun sürmez (geçicidir.) Kitap ve sünnette Şam sadece bereket ve iman ile zikredilmiştir. Hasen bir hadiste şöyle geçmektedir: “Muhakkak ki Allah Şam için bana kefil olmuştur.”
Ve’l-hamdu lillâhi Rabbi’l-âlemîn.